Çağdaş ya da geleneksel hiçbir toplum gösterilemez ki; iletişim olmaksızın varlığını sürdürüp gelişim içinde olabilsin. Ne var ki bu süreç içinde iletişim kimi zaman görünür olmamış; bu nedenle her zaman sorgulanamamıştır. Oysa iletişim ve uygarlık insanın yeryüzünde varoluşuyla birlikte birbirini tamamlayan biri olmaksızın diğerinin olamayacağı birbirini besleyen iki olgudur. Uygarlıktan söz edebilmemiz için üretimin; üretimin olabilmesi için iş bölümünün; iş bölümünün ortaya çıkabilmesi için de iletişimin tüm kanallarıyla var olması gerekiyor. Bu nedenle İletişim ve Uygarlık adını vermiş olduğumuz elinizdeki bu kitap; kronolojik anlamdaöncelikli bir uygarlık tarihi çalışması değildir. Daha çok iletişim kavram ve olgularının siyasal kimliklerin kamuoyu kamusal alan siyasal düşünceninpropagandanın geçirmiş oldukları aşamaları insanlığın uygarlık süreci içinde ortaya çıkmış bulunan üretim biçimlerine dönük belirli tarihselkesitleri temel almaktadır. Dar bir kapsamda da olsa tarihsel bir bakış açısı içinde olgulara yaklaşıp bulunduğu döneme özgü oluşum ve anlamlarının iletişimsel değerlerini ortaya koymak amacını taşımaktadır.