Yoksulluk sadece parasal bir eşik değildir. Yoksulluğun çok farklı boyutları vardır ve bu boyutları parasal anlamından çok daha derin bir şekilde insanları etkilemektedir. Kimi zaman hastanızın yerine yaşayanları seçmek zorunda kalmaktır. Kimi zaman kaybedilen geçim kaynakları kimi zaman doğal afetlerle birlikte her şeyini kaybetmek kimi zaman aile içi şiddet ve kadının para karşılığı evlendirilmesi kimi zaman işsizlikten ve parasızlıktan dolayı çocuğuna okul gereçleri ve oyuncak alamamak kimi zaman dışlanma kimi zaman kaynaklara erişim yoksunluğu kimi zaman temel kamu hizmetlerinden yoksun kalmak kimi zaman fırsat eşitsizliği kimi zaman yardım istenildiğinde aldırmazlık hakaret kabalığa başvurma duyguların aşağılanması ve utandırılmaktır. Yoksulluk yokluk ve yoksunluk anlamları da taşır ve yaşatır. Gelecekten yoksun olmak okula ve sağlık hizmetlerine erişememek sürekli olarak ürettiğinin karşılığını alamayarak bankalara borçlanmak sahibi olduğu toprakları bankalara kaptırma endişesidir aynı zamanda. Kırsal yoksulluk bir yaşam biçimidir. Bulunduğu yerdeki çevresel yerel siyasal ve ekonomik koşulların biçimlendirdiği bir yaşam tarzıdır. Sınırlarda yaşamaktır birikim yapamayacak bir üretim sürecinin alınteridir. Bu çalışma; hem yoksulluğun anlam ve içeriğini açıklayarak yoksulluk literatürü için temel ve toplayıcı bir akademik kaynak hem de saha çalışmalarında kullanılan yöntemlerle ortaya konulan sonuçlarla kırsalda yaşayanlara yönelik kamu politikalarına ve yoksulluk yardımlarına yön verebilecek bir kamu politikası aracıdır. Son söz olarak; yoksulluk yokluk ve yoksunluk sadece bir bölüşüm sorunudur. Üretenin girdi maliyetlerinin sürekli olarak artırılmadığı ve tüketiciye doğrudan erişim olanakları sağlandığında; kırsaldaki üreticiler için gelecek kaygısı ortadan kalkabilirken kentteki tüketiciler açısından da daha sağlıklı bir gıda sağlama adaleti sağlanırsa kırsal yoksulluğun çözümü daha kolaylaşır. Yoksuluk bir kader değil üreten kesimleri kontrol altında tutmak için bir senaryodur...