Hayatım boyunca tatmış olduğum "yarattığı tahribatla insanın kalbini ve beynini yiyen büyüleyici ve incelikli tek zehrin" ikinci kadehini yudumluyorum ve hızlı hareket etme konusunda kaygılı bir Amerikalı olmadığım için o anda geberip gitmediğime şaşırmadım ve hayal kırıklığına uğramadım. Ancak absentin yardımı olmadan da ruhları tadabilirim ben ve ayrıca bu absent büyüsüdür! Evin ruhu onun içine girmiştir; eski bir simyacının başyapıtıdır bu iksir basit bir şarap değil.
Ve böylece şeylerin beyhudeliği hakkında düşünüp patronla konuşurken Tanrı'nın kalbinin sırrını algıladım; her şey en değersiz şey bile öyle tarifsiz şekilde güzeldir ki sonsuza dek Tanrı'nın bağlılığına layıktır.
Tanrı başka nasıl bir bahane sunabilir ki insana onu yarattığı için? Özetle bu benim Kral Solomon'a cevabımdır.