Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehrinde yaşayan Edward'ın herkes gibi sıradan bir hayatı vardır. Dokuzuncu işinden de ayrılana kadar eviyle işi arasında mekik dokumaktaydı. Yirmi dokuz yaşında bekar ve oldukça yakışıklı genç bir adamdır ama bu yaşa kadar hiçbir işte dikiş tutturamamıştır ve serseri haylaz gibi lakaplara sahiptir. Sıkılgan yapısından dolayı hiçbir yerde fazla duramaz. Sevgilisinden ayrılalı da dört ay olmuştur uzun bir süre kadınlardan uzak durmaya kararlıdır. İşinde yaşadığı stres ve monoton hayat onu fazlasıyla sıkmaya başladığı anda isabetli bir kovulma daha yaşamıştır.
Eğlenceli kişiliğini ve çılgın yönlerini ön plana çıkaracak bir iş düşlediği günlerden birinin sabahında hiç beklenmedik bir mektup alır ve bu mektupla hayatı kökten değişir. Çünkü aldığı bu mektup Birleşik Krallıktan geliyordur ve mektupta Edward'ın bir İskoç Prensi olduğu yazıyordur.
Şimdi söyleyin bana hiç ummadığınız bir anda yirmi birinci yüzyılın
ortasında Amerika'nın göbeğinde yaşarken aniden Birleşik Krallık'tan gelen bir mektupla bir İskoç Prensi olduğunuzu öğrenseydiniz ne yapardınız?
Dünyayı umursamayan ama dünyanın onu umursadığı genç bir adam.
O bir "Prens".... İşte şimdi işler fena karışacak.
Sıradışı romantik bir hikaye bekliyor sizleri...