Oğlumun kitaplarını;
Konuşamayan yürüyemeyen ellerini kullanamayan bir genç olması
bakımından mucize diyebileceğimiz bir başarı kabul etmek gerekir.
Oğlum normal ilkokulu okuma yazma öğrenmesi adına bitirmiş okul
topluluğu içinde sosyalleşme olanağı bulmuş belli ortamlarda
kendisini kabul ettirmiş insanlık olarak davranış güzel huy ve
duyguları almış olması tüm yaşantısında etkili olmuştur.
Hayata sıkıca sarılıp yaşama hep güler yüzle bakması bizim kendisine
verdiğimiz değerle örtüşüyor olmasındandır.
Engellerin en ağırına ama şansın en büyüğüne sahip olması onunla
tanışan insanlara yaşama mutluluğu veriyor. Kendi eksikleriyle dalga
geçen ince espri ve şakalara kendi vücut dili ile cevap verebilen
kişilikli üstün insan oğlum.
Onun ailesi olarak;
Her özre iyi gelecek ilacı çoktan bulduk biz. SEVMEK. Bunu sınırsız
kullanıyoruz. Allah'ın bize bahşettiği bir üstünlük bu. "Hiç karşılık
beklemeden sevmek vermek". Bu durumumuzu saflık kabul edip
yararlanmak isteyenler oluyor. İşte onlara özürlü olarak bakıyoruz.
Bazen karamsarlığa karanlığa düşüyoruz. Sevgimizin sabrımızın ışığı
yolumuzu aydınlatıyor. Allah'ı hissediyoruz. Olgunlaşıyoruz. Yardımlar
ediyoruz. Teşekkürler alıyoruz. Yeni dostlar kazanıyoruz. Çıkarsız.
Hem özürlü oğlumla hem de mutlu işte böyle yaşanıyor.
Eskiden Vahit Sonay YAZGAN bizimle yaşıyordu. Şimdi biz onunla
yaşıyoruz. Duyamadığımız telefon ve kapı zillerini düdüklü tencerenin
kaynama sesini kesik suların akan su sesini onun sayesinde
duyabiliyoruz pek çok. Unuttuklarımızı hatırlatıp kaybettiklerimizi
bulmamıza yardımcı oluyor çoğu kez.
Oğlumuza sevgi gösterip ilgi duymamız değer vermemiz oğlumun
fiziksel özrünü kapatıp ruhsal güzelliklerini olgunluğunu
sergilemesine fırsat veriyor. Onu diğer özürlülerden farklı yapıyor.
Yalnız özürlü değil tüm çocuklarımıza hangi gözle bakarsak toplum da
onlara o gözle bakıyor. Çocuklarımız birer aynadır. Bizi gösterir. Ama
bizim aynamız RUHU da gösteriyor.
Prensim seni seviyoruz.
Seninle gurur duyuyoruz.
Annen Baban