İnsanın doğduğu yer değil doyduğu yer derler ya o misal işte. Sevsem de sevmesem de benim gerçek yuvam orası olmuştu. Gerçi yurdun bahçesindeki kocaman çınar ağaçları yüzünden pek güneş yüzü görmezdik ama yine de sıcak yuvamız sayardık orayı. Oysa hep rutubet kokardı duvarlar. Zaman içinde ben de yetiştirme yurdunun o kirli duvarlarına benzemiştim; soğuk ve gri. Hayattan keyif alamıyordum. Belki de sırf bu yüzden hayatıma az da olsa renk katmak için renkli kalemlerle resim çizmeye başladım. En çok da benim kadar yalnız olan yalnız kovboy Red Kit'i iyi huylu atı Düldül'ü ve durmadan söylenen Rin Tin Tin'i çizerdim.