FATİH SULTAN MEHMED
Bir Cihan Padişahı
344 sayfa
Konstantiniyye'nin fethinin önündeki engel yalnızca surlar mıydı?
Yalnızca sözde ikonalar azizler askerler donanma Haliç'e gerilen zincir ya da Grejuva değildi Bizans'ı koruyan!
Fethe karşı duran Osmanlılar da vardı. Osmanlı'ya düşman Osmanlılar da.
Buna karşılık... Fethi arzulayan bekleyen Bizanslılar da vardı. Bizans'a düşman Bizanslılar da.
Fetih Osmanlı için bir düştü. Kutlu bir düş!
Fetih; surlara karşı et ve kemiğin imtihanıydı.
Fetih; surlara karşı zekânın imanın azmin stratejinin savaşıydı. Türklerin başlattığı bir çağa nokta koyan bir başka Türk... Atası Mehmed demişti tarih ise ona Fatih adını verdi. "Beni seven ardımdan gelsin!" dedi. Bir millet onun ardından yürüdü.
1100 yıllık devasa surlar bir gencin azminin ateşi karşısında kar gibi eridi. Bitti. Gemiler karadan yürütüldü fakat gerekseydi bu kararlılıkla uçurulurdu da. Bu kutlu inanç ile İstanbul Fatih oldu Fatih de İstanbul...
ERTUĞRUL BEY ve DİRİLİŞE DOĞRU
320 sayfa
Türk'ün yeniden dirilişinin simgesidir Ertuğrul Bey.
Yok olmayan ancak kendini yeni devletlerle gösteren bir yapının ışıklarındandır.
Onlarca boy yüzlerce kol binlerce insan aynı hedefin peşindeydi. Başarılı olmak ise Tanrı'nın hükmündeydi.
Beylik kurmak devlet olmak soyunu devam ettirmek...
Daha da ötesi...
Cihana egemen olmak.
Türk'ün değişmeyen ülküsüdür bu.
Var olma nedeni olan bir ülkü...
Oğuzlar...
Büyük umutlarla Anadolu'ya oba oba parça parça geldi Kayı boyu. Var olmak tutunmak yükselmek ve daha da ötesi için...
Dağıldılar birçok yere.
Mücadeleye hazırdılar. Bildikleri tek çözüm ve tek yol buydu. Ne alacaklarsa savaşarak alacaklar ne olacaklarsa savaşarak olacaklardı.
Anadolu'nun en ucunda Bizans sınırında gözlerden uzak bir yerde yurt tuttular. Başlangıçta kimse önemsemedi kimse bilmedi onları.
Belki de en büyük şansları buydu.
Geldikleri yeri; budunlarını atalarını boylarını soylarını hiç unutmadılar. Bir kutlu düş gibi güç aldılar geçmişlerinden.
Ancak...
Onları asıl çeken gelecekti.
Gelecek onlarındı.
Ertuğrul Bey'le başlayacak kutlu bir gelecek...
SULTAN II. ABDÜLHAMİT
Taht ve Güç
336 sayfa
Bir kurtarıcı...
Gerektiğinde ölü gerektiğinde yenilmez dev taklidi yapabilen usta bir oyuncu. İcabında sağır ve dilsiz icabında kör. Gerektiğinde Amazon ormanlarından Versay Sarayı'na kadar olan biteni gören duyan biri...
Elinde iki silahı bulunan dua ve keskin bir zekânın sahibi...
II. Abdülhamid...
Yalnızlığı ve çaresizliği bilmeyen onu anlayamaz. Tarih onu öncekilerden ve sonrakilerden çok daha sert yargılamıştır. O Osmanlı hanedanının üvey evladıdır.
Hakkında olumlu veya olumsuz çok şey uydurulmuş yazılmıştır.
Ona Cennetmekân da derler Kızıl Sultan da.
Müstebid de derler Gök Sultan da.
Korkak da derler cesur da...
Aslında hiçbiri değildir.
O zamanının aynasıdır...
Üzerinde bulunduğu zeminin rengini alan bir bukalemun gibi.
O bitik bir devlet ve ordu için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmıştır.
Şartlar başka olsa Abdülhamid'in de bambaşka biri olacağı açıktır. O devrinin insanıdır. Zaman Abdülhamid'e şekil vermiştir. O da gücünün yettiğince zamana...
EMİR TİMUR
YILDIRIM BAYEZİD
XV. - XVII. YÜZYIL OSMANLI KRONİKLERİNDE YILDIRIM BAYEZİD VE TİMUR ALGISI
431 sayfa
İki hükümdar.
Yıldırım Bayezid ve Emir Timur.
İkisi de Türk ve Müslüman.
Biri savaşın kartalı diğeri durdurulamaz bir kasırga.
Bir cihangir.
Çeliğin çeliğe vurması gibi.
Sultan-ı İklim-i Rum'a karşı Sahibkıran.
Gökte nasıl tek Tanrı varsa yerde de bir hükümdar olmalı.
Biri gitmeli biri kalmalıydı.
Herkes susacak.
Bu kitapta yalnızca kaynaklar ve gerçekler konuşacak.
EMİR TİMUR'UN BAŞARI SIRLARI
336 sayfa
Tanrı kimi zaman kendi işini kendisi görür. Kimi zaman uyarır. Depremler volkanlar salgın hastalıklar afetler verir.
Kimi zamansa insanlığı yola getirme işini bizzat insana verir. Peygamberler gönderir.
Ya peygamberler devri kapanmışsa? O zaman bu işi Türk'e verir.
Onun anlayışına göre "Gökte nasıl tek Tanrı varsa yerde de bir hükümdar olmalıdır." Zaman zaman bozkırdan bir güç yükseldiği görülür. Bu güç yeryüzünde arşa kadar her yeri kaplar. Durdurulamaz. Bu güç önce yüreklere sonra bileklere taşınır. Ordularla yenilmez bir gayız doğar ve dünyaya yayılır. Orta Çağ ya!
Zamanın hekimleri mikrop kapmış yaraya ateşte kızdırılmış demir basarlar. Kanayan taze yara dağlanır. Emir Timur'un yaptığı da budur. Bu andan itibaren çivi çiviyi sökecektir. Acı acıyı dindirecektir. Onun zekâsı birçok yerde aşılamayan kaleleri aşmış... Geçilemeyen engelleri geçmiş... Yenilemeyen orduları yenmiştir. Onun seferleri hızlı kanlı ve kârlı seferlerdir.
Neden acımasızdı? Neden durdurulamazdı? Neden yenilmezdi?
Timur'un stratejisi yönetim esasları başarı sırları nelerdi? Tahta neden oturmadı? Yalnız Türklerle mi savaştı? Din anlayışı nasıldı? Neden çok kan döktü? İstanbul'u neden fethetmedi? Timur laneti gerçek mi? Cengiz Han'la akraba mıydı? Türk müydü? Nerelere sefer yaptı? Kimlerle savaştı? Neden kellelerden piramit yaptı? Yıldırım Bayezid'e nasıl muamele etti? Vasiyetine neden uyulmadı? Topal ayağıyla zirvelere nasıl tırmandı? Atatürk Timur'a neden hayrandı? Birçok yerde savaşmadan nasıl kazandı?