Kitabımız İslâm düşünce tarihi bakımından da önemli görülmelidir. Zira tarih içinde tasavvufla bu boyutlarda meşgul olan tasavvufun gerçeğini bütüncül bir anlayışla ortaya koyan ikinci bir çalışmanın bulunduğu kanısında değiliz. Tarih içinde her ne kadar kimi kimseler (Allah mağfiret etsin) çıkmışlar ve tasavvuf ile ilgili bir takım hususlara değinmiş iseler de bu değinilerin temelden olmadığı gerçeğin tümünü kapsamadığı kanısındayız. Bu sebeple de sonuç olarak tasavvuf yine bildiğini okumuş ve Allah'ın dininin yerine geçerek dış görüntüsü itibarı ile ona vekalet ediyor onu temsil ediyor görünegelmiştir. Bu manzaranın adına ise geliniz "Batılın Hakk kılığında; kurdun kuzu kılığında görünmesi" diyelim. Bu deyimde hiçbir mübalağa görmüyor belki deyimimizi amacımızı ifadeden aciz bile buluyoruz. Tasavvufun Hakk kılığında gezen en büyük batıl olduğu kanısındayız ki bu hali ile Allah'ın kullarını rahat ve kolayca saptırabilmektedir. Şirk ehlinin İslam'dan öcünü tasavvufla aldığı kanaatındayız. Zira tasavvufun verdiği zararı tevhide başka hiçbir küfür hiçbir batıl verememiştir.