"Biraz koştum nereye gittiğimi bilmeden. Durdum bekledim bir put gibi. Sadece bir adım attım sadece bir adım. Kucakladım kendimi boğazlayan boşvermişliği. Rüzgârla beraber yağan yağmur yasemin çiçeklerinin arasından yükseltiyordu yaşamaya değer kokuyu.
Ormanın derinliklerine doğru koştum.
Çarptığım dalları taşları umursamadan koştum.
Yaratılış için diktim gözlerimi gökyüzüne.
Yok oluş için diz çöktüm toprak üstüne.
Dinledim fısıldananı...
'Oysa yaratılış gibi güzeldir yok oluş da. Ölüm bitiş değil taşınmadır sonsuzluğa. Unutma ellerin sadece bir el değil. Onun küçük ellerine sıcak bir ev. Tam anlamıyla bedenin koca bir evren onun için.'
* * *
Ağlarını kucaklayıp teknelerine istifleyen balıkçılar hep bir ağızdan seslendiler: "Güzeller güzeli İffet Tanrıçası Marpessa'ı bulmadan gelme!" Altemur el sallayarak yağmurdan soyulmuş dümenini çeviriyor hiç şaşmadığı derinliğe köpürtüyordu yolunu.
Tüm yaşamını Marpessa'sını bulmaya adayan Altemur'un dirençli mücadelesi...
Geç bulup çabuk kaybettiği Peri'si...
Farkına varamadıkları o kısacık mesafenin yaşattığı upuzun yalnızlık...
Yazar o 'kısacık mesafeyi' Altemur'la beraber yürümeye davet ediyor sizi...