Televizyon hiç kimsenin ulaşama yacağı noktalara dahi anında ulaşabilen ve bireyleri kitleleri toplumları siyasi ideolojik ekonomik psikolojik ve sosyolojik bağlamda yönlendirebilen en etkili kitle iletişim aracı olarak işlevini sürdürmektedir. Televizyon bir teknolojik araç olmanın ötesinde ulusal ve küresel bir takım hedefler doğrultusunda günlük hayata hâkim olan bir beyin komuta merkezidir. Bizler kesintisiz yayın yapan televizyonla keyifli vakit geçirirken aynı zamanda beynimiz üzerinde gerçekleştirilen operasyonların farkında bile olmayız. Bu operasyonlar her gün ve gün içinde saatlerce tekrarlanmak suretiyle gerçekleştirilmekte hayatımız düşüncemiz kararlarımız bakış açılarımız değer yargılarımız televizyonu da kontrol eden küresel güç odaklarının kendi çıkarları ve belli hedefleri doğrultusunda yeniden şekillendirilmektedir. Televizyon aracılığıyla neler üzerinde düşüneceğimiz neleri satın alacağımız nasıl mutlu olacağımız neleri sıradanlaştırıp değersizleştireceğimiz tüm yayın içeriklerinde sürekli olarak beynimize işlenmektedir. Televizyonun bireyler ve kitleler üzerindeki etkisinin bilincinde olmak dahi bir direniş en azından beynimizi teslim etmek yerine ona sahip çıkmaya çalışmak demektir.