Ondokuzuncu yüzyıla kadar deniz savaşlarında kullanılan silahlar sadece top ve tüfekten oluşmuştur. Büyük devletlerin silahlanma yarışları ve savaşlar sonucunda bunların yeterli gelmemesinden dolayı yeni silahlar yapılmaya başlanmıştır. Denize sınırı olan devletlerin güçlü donanmalara sahip olabilmeleri ancak sahillerinde güvenliklerini sağlamalarına bağlıdır. Düşman gemilerinin denizlerden gelebilecek saldırılarına karşı güvenlik amacıyla açık denizlerdeki boğazlara kanallara ve nehirlere suyun üzerinde durabilecek şekilde ateş gibi yanıp patlayabilen muhafazalar demirlenmiştir. Bu etkili silahlara "Mayın" (Deniz Lağımı Torpil Sabit Torpido) adı verilmiştir. Gelişen teknolojiye bağlı olarak mayınlarla ilgili sürekli yenilikler ve değişimler yaşanmıştır. Mayınlar hem karadan hem de denizden idare edilerek sisli ve dumanlı havalarda da kullanılmışlardır. Ayrıca mayınların öneminin fark edilmesi üzerine savunma kadar taarruz sırasında da etkili bir rol oynamışlardır. Mayınların sahillerin güvenliği için büyük bir önem kazanmaya başlamasına bağlı olarak denize yerleştirilmeleri için de mayın gemileri inşa edilmiştir. Osmanlı Devleti'nde özellikle boğazlardan gelebilecek saldırılara karşı önlemler alınmasına karar verilerek sahillere mayınlar döşenmiştir. Böylece deniz istihkâmları; müdafaa gemileri istimbotlar ve sahillere yerleştirilen mayınlarla muhafaza altına alınmıştır. Sahillere mayınlarla savunma sedleri yapılarak düşmanın tarama teşebbüsleri ve mayın dökme çalışmalarına da engel olunmuştur.