1960'lı yılların başı bir öğle vakti üç beş arkadaşıyla kapı önü sohbeti ediyorlardı. Kızıltoprak'ın; dar çamurlu sokaklarından yer yer su birikintilerini aşarak okula giden bir kız çocuğu gördü. Mahallesinin çocuğuydu babası yoktu; annesi hali vakti iyi ailelerin evlerine temizlik işlerine gider çocuklarını okutabilmek için dişini tırnağına takardı. Öğrenci kız ayakkabıları ayağına büyük geldiğinden parmaklarının ucuna basarak yürüyor ayakkabıları güçlükle sürüklüyordu. Bunu mahalledekilere hissettirmeden yapmak zorundaydı yoksa o ayakkabıların temizlik işi karşılığında annesine verilmiş olduğunu konu komşu herkes anlardı.
Büyük pabuçları sürüyerek yürüyen kız Cevdet'in kafasında öyle bir resim çizmişti ki ömrü boyunca hiç unutmadı. O; yoksulluğun çaresizliğin resmiydi.Cevdet'in yaşamında yarım asır sürecek toplumsal mücadele kararlılığı o gün başladı.
Yoksulluk yenilmeliydi çaresizlik kabul edilmemeliydi. Eskişehir Tayyare Fabrikasında başlayan çalışma hayatı aynı zamanda sendikacı olmasına da kapı araladı. Yarım asır boyunca sendikacılıkta ve siyasette adı sıkça duyuldu.
Yazar bu eserinde yarım asır boyunca sendikacılık ve siyaset alanında toplumsal mücadeleden kopmadan olayların içinde yer alan Cevdet'in öz yaşamından yola çıkarak tarihsel zemin üzerinde insani hakikatle yüzleşmeyi okurlarına taşıyor.
Eser; yaşanmış olaylar üzerine kurulu tarihi gerçekleri açıklayan ve tarihe yardımcı olacak şekilde kaleme alınmış. Eserde; dürüstlük içtenlik ve sorumluluk duygusunun ön plana çekilmesi tarihsel süreç içinde yaşanmışlıkları daha da ilginç biçimde sunuyor. Gerçeğin sürükleyici etkisiyle duygu ve düşünceler içtenlikle yansıtılmakta.
Geçmişte yaşanmış olaylar devirler ve Cevdet ile birlikte adı geçen kahramanların hayat hikâyelerinin edebi ölçülerde yeniden sunumu söz konusu.
Aydın Şimşek
Dorlion Yayınları Genel Yayın Yönetmeni