Elinizdeki kitap genç bir Harbiyeli'nin 21 Mayıs 1963 darbe girişiminde militanlıkla başlayıp 12 Mart 1971 Darbesi sonrasına uzanan devrimci dönüşümü ve pratiğinin tanıklığıdır. Anı yazmak öznellikten bütünüyle arındırılabilir bir iş olmadığından en zon yazım türlerinden biri olagelmiştir. Ancak bu zorluğuna rağmen anı kitaplar toplumsal süreçlerin ayrıntılarına inerek bütünlüklü bir tarih bilinci oluşturabilmek açısından vazgeçilemez bir önem taşımaktadır. Üstelik Çetiner kendi zaaflarını bizimle paylaşmak gibi zor bir işi başardığından kimi diğer benzerlerinden de ayrışmaktadır. Kendini koşar adım okutan Çetiner'in bu anıları Türkiye siyasal hayatının çok önemli bir dönemine ilişkin ciddi bir bellek tazelemesi sağlıyor. Dahası o dönem gençlik hareketinin Türkiye'nin Soğuk Savaş anlayışıyla kontrolüne karşı ne denli ciddi bir toplumsal muhalefet geliştirebildiğini gösteriyor. Üstelik bunu öylesi bir doğallıkla gerçekleştiriyor ki okur kah tütün işçilerini örgütlemeye kah Amerikan askerlerini denize dökmeye gittiğini hissedecektir. Ama aynı zamanda kah TİP baskınında kah Kaypakkaya'nın başına indirilen taburede solun bugün de örneklerine rastladığımız kimi sekterlikleriyle yüzleşecektir.