"Birbirine yabancı iki yara vardı. Sadece iki tane... Asla kabuk tutmayan kabuk tutsa dahi sürekli bir yerlere takılıp her seferinde yeniden kanayan iki yara...
Merhem yoktu ilaç yoktu bir tedavisi ya da doktoru yoktu!
Birbirine panzehir iki yaraydı onlar ve bunu fark ettiklerinde birbirlerine doğru çoktan yola çıkmıştı yürekleri...
Her adımları mutluluğa giderken sürekli ayaklarına prangalar vuruluyordu. Bir adım ileri gidilse iki adım geri kaçılıyordu...
"Bu dağlar benim yuvam Azra bu yuvada bana aile olur musun? Her zorluğa benimle göğüs gerer misin? Görücü usulü bir evlilik bizim koca bir aile olmamıza izin verir mi?"
"Babamın anneme verdiği değer gibi sen de bana değer verirsen Komutanım sana yuvada olurum aile de... Görücü usulü evlilik ise bizi bir araya getiren sadece bir ad olarak kalır."
Bir adam kıskançlığı yüzünden etrafına ne kadar zarar verebilirdi?
Ve o kadın adamı ne kadar sevebilirdi?"