Hani söze başlarız ya "Ah o eski bayramlar" diye. Evet ah o eski bayramlar.
Ailece her bayram Biga'ya giderdik. Biga'daki ev cumbalı ahşap iki katlı şirin mi şirin. Giriş kapısı çok ilginç. Kapının kilidine bir ip bağlanmış ip kapının dışına bir delikten çıkıyor. İpi çekip rahatça eve girebiliyorsunuz. Kapı ev sahipleri gezmeye giderken kilitleniyor bir de geceleri. Ev halkından herhangi biri evde ise kapı her gelene açık.
Sabah herkes bayramlaştıktan sonra dedem yaşlı olduğu için birçok misafir gelirdi. Umurumuzda değildi. Bizi ilgilendiren ayağımızdaki rugan papuçlarımız elimizdeki şekerli leblebilerimizdi.
Bayramın son günü İstanbul'a dönüş ve özlemlerin yeniden başlaması.
Artık her bayram Biga'ya gidemiyorum. Ne oldu bana bilmiyoru. Hislerimin adı ve sanı yok. Dedem yok anneannem yok. Cumbalı ev yok. Velhasıl geçmişin güzel hiçbir şeyi yok. Dedim ya. Dedem vardı anneannem vardı sade gazoz vardı ve ben çocuktum.