Aksak İstanbul Hikayeleri
Ara sıra her şeyin bir çeşit nedeni olduğunu düşünürüm. Her şey sanki tılsımlı bir değnekle bir yerlere yerleşir. Hayatlar kesişir bölünür parçalanır biter gider ve ardından bir başkası gelir.
EvKakofonik Bir Oyun
Sıcak ekmek zeytinyağlılar tarhana çorbaları saat üçte içilen çaylar. Her gün utanmadan serilen bembeyaz çarşaflar cicianneannenin ördüğü dantelli masa örtüleri ve tığ işi yastık yüzleri... Sabah saat yedide kahvaltı gül reçeli yine sıcak ekmek cicianneannenin damarlı elleri koltuğunun üzerinde dün gece bıraktığı tığ işi çekmecelerde kavanozlarda sakladığı lokumlar öğlen on iki buçuk yemek vakti bahçede domatesler.
Noter
Kısaca 'memur bey' diyebilirsiniz bana. Sohbet? Bazen edebiliriz. Havadan sudan. Bazen kavga da edebiliriz. Nadiren bir yerlere gider bir şeyler içeriz. Her akşam saat 5 gibi Gaziosmanpaşa'daki evimden çıkar buraya gelirim. Aynı minibüse biner aynı yoldan gelirim. Yolda minibüste ölebileceğimi düşünürüm. Gaziosmanpaşa'nın minibüs şoförleri ünlüdür! Buraya girmeden evvel bir sigara yakarım. Geceye merhabamdır sigaram. Masamın çekmecesinde iki resim saklarım. Biri nişanlımın diğeri de anamın. İşte böyle. Ne demiştik? Evet işte gece ilerliyor. Kim bilir başka nelere gebe... Noterimizin damgaları tıngır takır sıra sıra imzalar burada her şey aslı gibidir. Ben dahil!