Her gün basın yayın organlarından izlediğimiz olayların başkalarının öyküleri başkalarının acıları başkalarının işleri olduğunu düşünürüz. Bu şekilde düşünerek benzer olaylarla karşılaşmak istemediğimizden kendimize yakıştıramaz bunları dışımızda varsayarak ve onları soyutlayarak kendimizi koruyacağımızı sanırız. Oysa hepimiz her türlü tehlikenin bizi de beklediğini sevdiklerimizi yakın çevremizi yaşadığımız kenti bulunduğumuz ülkeyi ya da soluduğumuz hava ile içtiğimiz suyu tehdik ettiğini biliriz.
Bunları biliriz de ne yapacağımızı tam olarak kestiremeyiz. Daha doğrusu hangi biriyle nasıl mücadele edeceğimizi bilemeyiz. Bedensel varlığımızı sağlığımızı gelir düzeyimizi iş güvencemizi malımızı ve canımızı tehdit eden o kadar fazla şey vardır ki bazen ne yapacağımızı şaşırırız.