"Öteki"yi anlamaya ne kadar uzaksa insan dünyanın renklerine kültürlerine dilleri ve inançlarına o kadar uzak kalır. Zaten "öteki" hep uzak değil midir? Kapı komşumuz bile olsa; aynı sokakta aynı mahallede büyümüş de olsak uzak durulması gereken.
Sevgiye sarılmaya duygularını doya doya yaşamaya uzak toplumlarda hep bir iletişim problemi vardır. Anlayışsızlık ve şiddet vardır. Erkek egemen bakış açısı kadın cinayetleri zorunlu göç sürgün ve yoksulluk vardır.
"Öteki"lerin izini sürdüğü öyküleriyle Erinç Büyükaşık Hep Uzak'ta kahramanlarının zihinlerine yoğunlaşarak bilinçlerinin derinlerindeki sorunları su yüzüne çıkarıyor. Bunaltının boğuntunun gölgesinde sürüklenen bedenleriyle insan cehenneminde yalnız yalan hayatlar yaşamak istemeyen uyumsuz "kahraman"ları kendi dillerinde aktardığı öyküleriyle okuru empati kurmaya anlatıcıyı anlamaya davet ediyor.
İkinci öykü kitabında Büyükaşık gerek kurgu ve gerekse de dil zenginliği yönünden doyurucu öyküleriyle alışılagelmiş anlatı biçimlerini de zorlayarak edebi bir lezzet sunuyor.