Harman Kaplan endüstriyel mekanizmada kendini kaybetmiş bulmak istemiş aramış ve bulamamış insanın ya da böyle bir maceraya hiç çıkmamış insanların yalnızlığını anlatıyor. Harman Kaplan' daki kırk öyküde Fındık Sekiz'de kamerayla uzaktan gösterdiğim insanların daha yakından çekilmiş resimleri var. Bu insanlar kentin insanları kentin vahşileştirdiği kentin hasta yaptığı kentin(zengin olsa bile) yoksullaştırdığı insanlar. Bu insanların arayışlarını aşkı kaybedişlerini aşk dediğimiz olgunun bu insanların hayatındaki yerini anlatmaya çalıştım. Satır aralarında anlattığım karakterler hikâyelerine hayatın sıfır noktasından çaresizliğin tam ortasından başlayıp deniz kenarında bitiriyorlar. Doğaya bir kaçış var. Bu kırk kısa öyküyü yazmaktaki amacım kapitalizmin çaresizleştirdiği dengesizleştirdiği insan modelinin çırpınışını vermek. Dünyada aşk denilen o büyülü kuşu çaldıkları için artık geriye dönüş yoktur. Bunların hepsi yaşanacaktır ama en az yarayı alarak yaşanılması gerekiyor."