Yüzyıllardır tüketiyoruz. Özellikle Sanayi Devrimi sonrası artan üretimle birlikte tüketim hızımız yüzlerce kat arttı. Doğal olarak tüketim tercihlerimiz çok daha karmaşık bir hâl almış durumda. Güncel akademik çalışmaların çoğu tüketim kararlarımızın duygusal birikim ve eğilimlerimiz ile ilişkili olarak ortaya çıktığını savunuyor. Peki bu ilişki neleri kapsıyor? Duygusal dünyamız ve tüketim kararlarımız arasındaki bu ilişkiyi nasıl yorumlamalıyız?
Duygusal dünyamızın davranış ve kararlarımıza etkisi tartışılırken "Duygusal Zeka' konusunun derinlemesine bir incelemeyi hak ettiği gerçeği karşımıza çıkıyor. Başarı ve mutluluğa giden yolda temel bir yetkinlik olarak kabul ettiğimiz Duygusal Zekâ bireylere sağlıklı bir akıl-duygu koordinasyonu sağlamakla birlikte onların alternatifleri değerlendirme empati kurabilme ve duyguları bilgi kaynağı olarak kullanabilme gibi temel beceriler geliştirmesine yardımcı oluyor.
Bu çalışma bireyin aile yaşantısından mesleki başarısına duygusal ilişkilerinden sosyal ilişkilerine varana dek birçok alanda başrolde olan Duygusal Zekâ potansiyelinin tüketim kararlarındaki işlevinin ne olduğu sorusundan yola çıktı.