Bu kitapta şair sürekli olarak okuruna seslenir; bu seslenişlerinde kişinin sosyal yarasına parmak
basar ve çözümünü sunar.
"... Gecelerin gizemi sana da bir bana da / Güneşin alevi seni de yakacak beni de / tanyerinin görkemli
ilk aydınlığında / Şu göğsümüze çektiğimiz zümrüt hava / bir nefes sana bir nefes bana / Ne bana az ne
sana fazla / Ya şu gök kubbenin yıldızları göktaşları / aynı uzaklıktadır sana da bana da / Ne sen
benden ileri / ne ben senden geri"
Şair bazen de okuruna sosyal ve siyasal sorunları anımsatarak özgürce yaşamın çıkış yollarını
gösterir.
"... Bak işte bu ülke halkının alın teri / döküle döküle alnından / şelaleler gibi çağıldadı
arklardan / Yaşamın sulak bahçelerinden / tarlaların bostanların / nöbet tutan bekçilerine / bir kucak
dolusu aş ver / Ver ki uzasın eller / göklerin salıncaklarına / Dağları devirsin inanç ve yiğitlik / Ver ki
kanla yıkasın militan delikanlılar /yıkıp yok eden Emperyalizmin kurallarını"
Şair okuruna seslenişini daha ileriye taşıyarak toplumun çektiği acıları şöyle haykırır.
"... Zulüm bir titrek serçedir / yiğit bir rüzgar eser yok eder / Haşmetli kartal da düşer yamaçlardan /
saltanatlar da"
Bir diğer uç noktada da şair bu kez kendi isyanını dile getirir satırların arasından.
"... Sahte bir cam kadehin içindeki ömre / isyandır bu depremler / Dirençtir yarınlar
beklemededir / saflarda yer alacaktır dostlar / yılmadan karanlıkları yok etmek uğruna / El ele koşmaya
az var / bekle bizi bahar bekle bizi bahar."