Ülkemiz maalesef kimisi asırlık kimisi asra merdiven dayamış kimisi de nur topu gibi kucağımıza verilmiş sorunlarla boğuşmaktadır.
Siyasi partiler kutuplaştırma siyaseti ile buzullar içine hapsettikleri kitleler üzerinden var olmaya çalışıyorlar.
Geçmişin acılarını istismar ve milletin milli dini duygularını suistimal ederek iktidara gelenler topluma çok büyük acılar yaşattılar.
Geleceğin inşasında yeni mağdurlar yaratmamak adına Türkiye'nin dünyalar güzeli mozaiğini ortaya çıkararak tüm kimliklerimizle birlikte hareket etmeliyiz.
Şunu anlamalıyız ki bu ülkede iktidar tek başına hiç bir mahalleye nasip olmayacak. Ekmeği de iktidarı da bölüşmeyi öğreneceğiz.
Diğer mahallede çıkan yangının birlikte söndürülmediği taktirde bir gün kendi mahallemize de sıçrayacağını bilmeliyiz. Huzur ve refahın ancak birlikten geçtiğini anlamalıyız.
Bizim 1920'deki 1.Meclis'in devamı niteliğinde bir 2.Meclis'e ihtiyacımız var. Restorasyon ile düzeltilemeyecek bir yıkımın içindeyiz. Yeniden inşa sürecini başlatmalıyız.
Sağ cenahta zihniyet devrimine ihtiyaç var. Bu devrim toplumsal ve kamusal alanda devlet yerine bireyin ırk yerine yurttaşın ve din yerine ahlakın kutsal addedilmesiyle gerçekleşecek.
Mevcut rejimden devleti ve milleti kurtarabilmek için anahtar slogan: Cesaret ve Dayanışma!