Geleneksel Müslüman İslâm tarihini İslâm'ın kurulması ve gelişmesi çağlarına karşılık olarak Devr-i Saadet (Devr-i Raşidî) ile Devr-i Osmanî olarak iki merhaleden ibaret görürdü. İslâm dünyası Osmanlı liderliği altında modern çağa girdi. Dolayısıyla çağdaş İslâm dünyası ve Türkiye'nin bütün yaşadıkları ancak dört soruya cevapla anlaşılabilir: Osmanlı nasıl kuruldu zayıfladı direndi ve çöktü? Gelenekten Modernliğe Osmanlı bu dört soruya bir bütün olarak cevap sunan olgular ile fikirlerin etkileşiminde meşrûiyet krizine yol açan nitel içtimaî değişme süreci ve yeniden meşrûlaştırma teşebbüsü olarak Osmanlı modernleşmesini derinlemesine inceleyen ilk eser. İslâm'da Modernleşme 1839-1939 eseriyle İslâm modernleşmesi incelemesi alanında çığır açan Bedri Gencer bu kez Batılılaşma olarak modernleşme kavramını geleneksel ile modernin (değişmeyen/değişen) ve Doğu ile Batı'nın (etkilenen/ etkileyen) yatay ve dikey etkileşimi bakımından ele alarak Osmanlı modernleşmesinin sırlarını çözüyor. Yaptığı birincil/ ikincil modernleşme ayırımıyla birincil modernleşmede Batı'nın Osmanlı'dan ikincil modernleşmede Osmanlı'nın Batı'dan etkilendiğini ve "Batı'ya karşı Batı için" mottosuyla bilinen misilleme mantığına dayandığı sanılan Osmanlı modernleşmesinin aslında "Rusya'ya karşı Batı için" anlayışına dayandığını ortaya koyuyor. Gelenekten Modernliğe Osmanlı derin bir perspektiften akıcı bir Türkçeyle yapılan bir Osmanlı modernleşmesi incelemesinin ötesinde metodolojik ve entelektüel değeriyle temayüz eden bir eser. Bedri Gencer "vusûl için usûl" kaidesince özelde modernleşme genelde Osmanlı modernleşmesi incelemesi için kavramsal ve teorik birikime ciddî katkı yaptığı gibi temel kavramların izini sürerek ilim/amel norm/ olgu sebat/değişme (din tarih modernlik) ayrımlarının belirlediği meşrûiyet gerilimi içinde dinin kolektif tecrübesini gösteren eşsiz bir entelektüel perspektif sunuyor.