At Sancısı Kadıköy'den Karaköy'e Beyoğlu'ndan Beyazıt'a dokunan; Demokrat Parti iktidarında yükselişe geçen motorlu taşıtların ve mekanik taşımacılığın karşısında gerileyen atlı arabacılığın seyrüseferini anlatan bir ilk roman.
Elvan Kaya Aksarı kadim kelimeleri kullanmaktaki maharetiyle anlamı daha da zenginleştiren ve toplumsal bir olaya değinmesiyle cesur özgün ve çetin bir işe girişiyor hatta yüz yıl önce yazılmış klasik romanların rüzgârını estiriyor...
Romanda birçok yan karakter arzıendam etse de iki farklı cephenin öncüleri olarak devletin yetiştirdiği ve bir makama getirdiği Barış Bey'i ve handiyse atların emzirdiği at menkıbeleriyle büyüyen Süleyman'ı görürüz. Romanın ismiyle akıbeti her bakımdan irtibatlıdır. Atlardaki bir türlü anlaşılamayan sancı aslında bir çağ ağıdıdır. Atlar artık aceleyle kurtulmamız gereken eski bir sancıdır. Romanın başından beri beklenen ve muştu olarak görünen yağmur atların sancısı dindiğinde başlar. İnkılap muhalifi atlar vurulmuştur.
Keyif almamanı anlayabilirim insan fırsat vermediği şeyin yabancısıdır. Bak bu şehrin ayakları sürekli denize değer de yine de balıktan bilmem kaç çeşit deniz mahsulünden habersizdir. Yosun kokusunu balık kokusunu iyi bilir buraların insanı ama iş balığın ismine cismine gelince acemidir. Kaç çeşit balık çıkar ne zaman hangi deniz mahsulü yenilir bilmediği gibi merak da etmez. Denize nazır kurulup da böyle karaya saplanan başka bir şehir sanırım yoktur. Senin aran nasıldır balıklarla?