Hatıralarımız olmadan da biz "biz" miyiz?
Gençliğin nabzını tutan yapıtlarından tanıdığımız Seran Demiral'ın kaleme aldığı Hatırla hafızasını yitirmiş bir kızın geçmişini yeniden keşfetmesine ve hayatını yeniden kurmasına tanıklık ettiren çok katmanlı bir roman.
Okurlarını Anı adında on üç yaşındaki bir kızın kaybolan hatıraları arasında merak uyandırıcı bir yolculuğa çıkaran yazar kimlik-aidiyet kavramlarından yola çıkarak kişiyi kendi yapan gerçeklikleri üzerine düşündürüyor.
Hafıza ekseninde akıp giden sürükleyici anlatımının arka planında belirli bir olaya ve duruma karşı eylemsiz kalmanın etik ve insanî boyutlarını irdeleyen Hatırla vicdanının sesini dinlemekten yoksun bireylerin yüreğini yumuşatıyor.
Anı'nın hastanede gözlerini açtığında ilk anımsadığı şey hiçbir şey hatırlamadığı olur. Günlük hayata dair bazı ayrıntıları hatırlasa da kendi benliğine dair zihninde en ufak bir belirti yoktur. Adı nedir? Neden hastanededir? Karşısında duran yüzü ağlamaklı kadın da kimdir?.. Geçmişini tek kalemde silip atan zihni adeta yeni doğmuş bir bebeğinki kadar berrak ve temizdir. Belli ki yaşadığı bir kaza yüzünden hafızası ona kötü bir oyun oynamıştır. Şimdi küllerinden yeniden doğup kaybettiği anılarının ve onu bu duruma getiren olayların izini sürme vaktidir. Hatırlamak artık Anı için kimliğine kavuşmak demektir. Oysa gerçeklere ulaşma umuduyla çıktığı zorlu yol kendi ve yakın çevresinin hayatlarına dair tahmin bile edemeyeceği sırlarla örülüdür...
İçine doğulan değil de seçilen bir hayatı yaşamak üzerine kurulu içten ve cesur bir anlatı sunan Hatırla; önyargı pişmanlık hayal kırıklığı gibi insan ruhunu kemiren duyguların nedenlerini ve yansımalarını sorguluyor.