Tahir sürüterek dışarı çıkardığı sandalyeyi yan
çevirip bir ayağını altına alarak oturdu. Yanını verdiği
güneşe bakıp bir süre sobada ısınıyormuş gibi ellerini
ovuşturdu. Esnaftan topladığı boş bardaklarla
kahveye girmek üzere olan garsona çay söyledi.
"Bana demi bir çay getir Kazım."
Kazım omuzlarını sıkarak cevap verdi.
"Getireyim getirmesine de yerinde olsam içeride
otururdum Tahir Emi güneşe aldanıp çıktın
soğuk çarpmasın sonra..."
"Bir şey olmaz bu ayda bu hava her zaman bulunmaz."
"Benden söylemesi" diyen Kazım haklıydı. Güneş kendini
gösterse de bir hükmü yoktu. Üstelik dışarısı
oturulmayacak kadar soğuktu.
Hoş Tahir'in amacı da güneşin verimli ışınlarıyla
kemiklerini ısıtmak değildi zaten. Gözlerini yoldan
ayırmadığına göre birisini bekliyordu besbelli.