Modern zamanlarda kavramların anlamları üzerinde uzlaşı kurmak için insanların çok çaba göstermesi gerekiyor. Zira modernlik hız ile birlikte geçiciliği de önceleyen bir zihniyet olarak kendini gösteriyor.
Kelimelere isteyen herkesin farklı anlamlar verebilmesinin mümkün olduğu sanısı kavramlar üzerinde toplumsal bir uzlaşı kurulmasını engellemekle kalmıyor; topluma kutuplaşma ve çatışma tohumları ekiyor. Ortaya çıkan çatışma kültürü düşünce dünyasını çölleştirdiği kadar insanların birbirleri ile duygudaşlık kurmasını da engelliyor.
Kültür medeniyet iman inanç ve daha birçok kavram gibi "yerlilik" kavramının da içi boşaltılmak üzere. Üstelik verimli bir düşünce iklimi vadeden kavramın içeriğinin nasıl tekrar doldurulacağı konusunda uzlaşı sağlanamamış gibi görünüyor.
Bu karmaşa içerisinde edebiyat; duygunun ve düşüncenin özünü içinde barındıran bir kurtuluş kapısı. Kelimeleri kavramları olayları ve durumları estetiğin koruyuculuğunda geleceğe taşıyan edebiyat; düşünce dünyamız için de zamanı geldiğinde açıp içindeki köklerimizi bulacağımız bir ceviz sandık gibi...
Türk Edebiyatı içerisinde yerlilik kavramının farklı olay ve durumlar üzerinden sınanması için Şevket Bulut'un hikâyeciliği verimli bir alan sunuyor. Yerlilik kavramını özgün yönleri ile değerlendirmek için olay hikâyeciliğinin sunduğu imkânlardan faydalanmak düşünce dünyamızda sahih köklere dönüş isteğinin habercisi olabilir.