Osmanlı'dan Türkiye'ye basın özgürlüğü iktidarı elinde tutanlar için çoğunlukla muhalefetin bir silahı olarak tanımlanmıştır. Bu tanım ile basın özgürlüğünün demokrasinin ve toplumsal barışın sağlanmasında ne kadar etkili olduğu gerçeği göz ardı edilmiştir. Tarihsel süreç içerisinde iktidarda kalabilmek için hukuk yazımları basını sınırlandırılmaya yönelik hazırlanması demokrasiye büyük zarar vermiştir. İktidar sahipleri siyasi sorunların nedeni olarak gazeteleri hedef göstermesi düşünce özgürlüğünün toplumsal yapıda gelişmesini engellemiştir. Böylece iktidarı eleştiren bir haber farklı uygulamalarla suç unsuru sayılmıştır. Bu politika gazetecilerin çalışma hayatında tehdit dayak hapis cezası veya öldürülme olgusunun olağan hale gelmesine neden olmuştur. Türkiye'de basın ve düşünce özgürlüğü toplumun bütün kesimlerinde oluşması bu sebeplerden dolayı demokrasisi gelişmiş toplumlar kadar oluşamamıştır. Buna rağmen 1864-1964 yılları arasında basın özgürlüğü iktidar sahiplerinin düşünce yapısına göre en alt düzeyden en üst düzeye gelmiştir.