İnsan soyu büyük bir adım atarak başlamıştı yolculuğuna. Himalayalar şiddeti üzerlerine kusarken kaçacak bir delik bulamadılar. Daha iyi bir yer daha korunaklı daha bereketli bir topraktı oysa aradıkları. Ellerinin üzerinden akan kanı taşa toprağa sürüp izlerini kaybettirdiler. Bir macera değildi onların yolculuğu. Bir arayış bir varoluş mücadelesiydi. Eşlerini çocuklarını babalarını annelerini kaybettiler ama vazgeçmediler.
Bir sesti duymak istedikleri...
Toprağın kucak açtığı rüzgârların şarkı söylediği
nehirlerin usulca yerlerinde beklediği
ağacın göğe yükseldiği bir yücelik...
Gün geldi Ulu Gök bir anda gösterdi kendisini.
Toprak usulca salladı eteklerini.
Buyur etti onları koynunda uyutmaya.
Ulu Gök'ün yolunda Göbeklitepe'ye yürümesiyle
insanın rüyası bile değişti!