Yaşama sevincini şakıyan serçe ışığa yüzünü dönen ayçiçeği toprağın derinliğinde soluyan hayat şimdilik sınırsız varsayılan evrenle birlikte dönen dünya ve doğaya özgü sınırsız-bitimsiz türeyiş; yalnız kendilerine ait görünür ve duyumsanır özellikleriyle katılıyorlar bu türküye. Dalında kokladığımız bir gülün teniyle sevdiğimiz insandan farkı değişik türlerin özne ve/veya nesneleri olmalarıdır. Gül yaprağının
terini ve damarlarındaki öz suyunu yanan çürüyen ve dönüşen canlıdan aldığına göre bu kombinasyonda birbirine muhtaç ayrı sarmallar olduğumuz gerçeği ortaya çıkıyor. Alıcı gözle bakıldığında hayatın en ince yanlarıyla karşılaşıyoruz. Yani şiiriyle.
Bu bağlamda uzun süredir sanat edebiyat dergilerinde şiirleri ve çevirileriyle ilgi çeken bir şair Beste Bekir. Dizelerinde deniz dalgayla sevişmekten rüzgâr dağın kuytularını öpmekten yorulmuyor. Gül çubuğundan yonttuğu bir kalemle yazıyor şiirini. Bu yüzden olsa gerek dizelerini okurken bir yaz bahçesinin soluğu duyuluyor şiirlerinde. Hızını insanın ölümsüz yanından alan yani gerçekliğin güzelliğin izini sürüyor şair. "Kırgın Günçiçeği" ismini verdiği bu kitabıyla övgüyü hak ediyor.
Bülent Güldal