Kandiyeli vezir ve şair Mazlûm Fehmi Paşa'nın oğlu Mehmed Memdûh Paşa (1839-1925) II. Abdülhamid Devri'nde Dahiliye Nazırlığı yapmıştır. Memdûh Paşa Esvât-ı Sudûr yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve kendisinin idarî görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra "devr-i sâbık"ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen Memdûh Paşa'yı Esvât-ı Sudûr'u yazmaya sevk eden düşünce iktidarın yeni sahiplerine eski sadrazamları anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir. Bir nevi İttihatçılarla eski sadrazamları kendi siyasî hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanûn-i Esâsî'nin ilanı ve meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memdûh Paşa eski devrin devlet adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır. Tanzimat ve Sultan II. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir vazifedir. Mehmed Memdûh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin "ahlâk ve temâyülât ve metânetin safahâtını mümkün mertebe tasvîr etmek"tir.Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını düşünmekteyiz.