Nasrettin Hoca yolda bir leylek bulmuş. Almış onu evine götürmüş.
Daha önce hiç leylek görmemiş. Uzun gagası ve bacaklarını çok yadırgamış. Tutup bir güzel kesivermiş onları.
Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş.
Yaptığı işten memnun seslenmiş:
"Bak şimdi kuşa benzedin" demiş.
Dünya klasiklerinin hemen hemen tamamını okudum. Çoğunu yarılamadan elimden bırakmak isteğine kapıldığım çok oldu. Sayfalarca süren betimlemeler kentlerin anlatımları bir taşa bir dağa sayfalarca yer verilmesi ve sadede bir türlü gelinememesi ardından öykünün başlaması ile uykusuz kalıp kitapları bitirmem nedeni ile ben kitabımda hemen sadede geldim. Uzun betimlemeleri anlatımları kırptım.
Nasrettin Hoca'nın leyleği kuşa benzetmesi gibi ben de kitabımın uzun gagasını ve bacaklarını keserek karşısına geçip:
"Bak şimdi kuşa benzedin" dedim. Bakalım okuyunca siz de bana hak verecek misiniz?