Yazarın eserde kullandığı dil çok yalın akıcı ve sürükleyici. En büyük özelliği ise Türkçeyi sade ve halk diliyle kullanıyor olmasıdır. Bu sebepten ifadeler de diyaloglar da okuyucuya daha sevimli daha yakın ve yaşadığı toplumdaki birinin konuşması gibi gelmektedir.
Okurken olaylar okuyucuyu büyük bir ilgiyle neticeye doğru sürüklemekte.
Sonucun ise nasıl biteceğini nasıl bir espriyle noktalanacağını okuyucunun önceden kestirmesini olağan dışı kabul etmeli.
Okuyucu öyküyü okuyup bitirdiğinde ise yüzlerindeki sevinç görülmeye değer.
Yazar fantastik olaylara dayanan öyküleri değil de yaşanan veya yaşanacak olayları kaleme alması öykülere bir başka renk bir başka canlılık ve bir başka renk katmaktadır. Her öyküde bu yaşanmışlığın izlerini görmek mümkündür.
Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da yazar mizahın çarpıklıklarını çelişkilerini abartmadan kimseyi incitmeden ve kimseyi kırmadan ince bir dille gözler önüne sermektedir. Onun için öykülerde ince bir mizah tebessümünü veya mizah düşüncesini görmekteyiz.
Siyasetin günlük olayların ve çarpıklıklarının düşündüren ve güldüren yanlarını anlatan Görevimin Başındayım adlı 11 öykünün anlatıldığı kitap okuyucuda derin izler bırakacaktır.