Hicret İslâm tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. Sadece bir mekân değişikliği olmayıp Müslümanlar için yeni bir sürecin başlangıcıdır. Medine'ye hicret ile birlikte Müslümanlar sadece kendilerine yapılan zulümlerden kurtulmakla kalmamış İslâm'ı yaymak adına yeni bir adım atmışlardır.
Hz. Peygamber ve Müslümanların Medine'ye hicretinden sonra Mekke'de kalan Müslümanların olduğu bilinmektedir. Hicretin Allah'ın emri ile gerçekleştiğini göz önünde bulundurursak Mekke'de kalanların hicret etmeme veya edememe sebeplerinin ortaya çıkarılması gerektiği görülecektir. Hicret edenler gibi Mekke'de kalan Müslümanlar da İslâm uğruna verilen mücadelenin merkezinde yer almışlardır. Bu sebeple Medine'ye hicret eden Müslümanlar kadar hicret sonrası Mekke'de kalanlar da önem arz etmektedir.
Geride kalan Müslümanların büyük çoğunluğu Mekke'nin fethinden önce Medine'ye hicret etmeleri sebebiyle muhacir statüsü içerisinde yer almışlarsa da hicret edemeyen aciz kimseler olarak ayrı bir sınıf teşekkül etmiştir. Başkalarınca zayıf düşürülmüş anlamına gelen mustazaf kavramı Medine'ye hicret sonrasında Mekke'de kalan Müslümanları ifade etmek için kullanılmıştır. İşte bu çalışmada Medine'ye Hicret sonrası Mekke'de kalan mustazaf Müslümanların inançları uğrunda verdikleri mücadeleleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır.