İlk Fransa daimî elçimiz Esseyit Ali Efendi 15 Mayıs 1797'de Marsilya'ya ayak basar. Marsilya'daki karantina süresini doldurduktan sonra "Devrim'in yaralarını sarmakla meşgul" Direktuvar yönetimindeki Fransa'nın başkenti Paris'e hareket eder. Marsilya'dan Paris'e her uğradığı kentte törenlerle karşılanır törenlerle uğurlanır. Paris'te yarattığı etki ise inanılmazdır. Başta kadınlar olmak üzere bütün Paris Esseyit Ali Efendi'nin etkisi altında kalmış ve Osmanlı elçisi günün deyimiyle "Paris'in Kralı" olmuştur. Kadın modası değişmiş Paris'in en şık kadınları ya sultan ya odalık kıyafeti içinde elçinin gözüne girebilmek gittiği eğlence yerleri ve tiyatrolarda yakınında olabilmek için çırpınmaktadırlar. Elçinin lütfen kabul ettiği Paris yüksek sosyetesinin ünlü kadınlarının isimleri gazetelerde liste olarak yayımlanmaktadır. Osmanlı elçisi "Parisli âşıkların başına bela" olmuştur. Giderek şereflendireceğini haber verdiği eğlence yerlerinin bilet fiyatları hemen iki misli artar... Ama bu şaşaalı görüntüler bir süre sonra sönecek ve Paris semalarını yeni bir yıldız süsleyecektir:
General Bonaparte.
Napoléon Bonaparte ve onun bütün dönemlerin en hilekâr dışişleri bakanı Talleyrand deneyimsiz Osmanlı elçisinin başına çorap örecek onu uyuturken Mısır'a asker çıkaracaklardır. Esseyit Ali Efendi'nin Fransa'dan düşmanlık beklenmemesi şeklindeki raporu ile Bonaparte'ın İskenderiye'ye asker çıkarttığı haberi aynı gün İstanbul'a ulaşacak ve III. Selim raporun üzerine kızgınlıkla "Ne eşek herifmiş!"
diye yazmaktan kendini alamayacaktır.
Esseyit Ali Efendi'yi sonra Paris'te 5 yıla yakın eziyetlerle dolu bir yarı mahpusluk daha doğrusu "siyasi rehinelik" hayatı bekleyecektir. Savaşın bitmesiyle barış anlaşmasında murahhas olarak ortaya çıkan bir şans ve Talleyrand'ın yeni bir oyunu ile bu şansın da kaybolması... Esseyit Ali Efendi başarısız bir diplomat olarak 1802 Haziranı'nda İstanbul'a dönecektir.
Bu ilginç öykü meslekten bir diplomat olan Maurice Herbette tarafından 1902'de kaleme alınmıştır. Fransız kaynaklarına dayalı titiz ayrıntılı ve olabildiğince objektif bir dille kaleme alınan kitap konuyla ilgili önemli bir referans teşkil etmektedir. İşte bu önemli referansı Esseyit Ali Efendi'nin olayları kendi açısından açıklayan "Sefaretname"sini de dikkate alan kitabın mütercimi Erol Üyepazarcı'nın hazırladığı açıklayıcı bir ön sözle birlikte okuyuculara sunuyoruz. Bu ön sözde Esseyit Ali Efendi'nin elçilikten sonraki yaşamı ve trajik sonunu da öğrenmek olanağı bulunacaktır.