Tüm zamanların en heyecan verici öykülerinden biridir. Napoleon sonrası dönemin çalkantılı yıllarında geçen Dumas'nın tarihi romanı haksız yere vatan ihanetle suçlanan cesur ve genç bir denizcinin serüvenlerini anlatır. Bir komploya kurban giden Dantes makhemeye çıkarılmasından tutuklanarak Marsilya yakınlarındaki İf şatosuna gönderilir. Burada Rahip Faria ile tanışması hayatının akışını değiştirir. Kader arkadaşı onu eğitmekle kalmaz ona Monte Cristo adasında saklı hazinesinin sırlarını da açıklar. Faria'nın ölümüne kadar geçen on dört yılın sonunda Dantes'in beklediği fırsat karşısına çıkar ve hapishaneden kurtulur hazineyi bulur ardından Monte Cristo Kontu kimliğine bürünerek öcünü almaya hazırlanır.
Dumas klasik romanın kilometre taşlarından biri olan bu yapıtında Doğu'ya klasik mitolojiye ve insan psikolojisine duyduğu tutkulu ilgiyi coşkun bir anlatıda ustalıkla diliyle harmanlıyor.
Andnre Maurois Alexandre Dumas için şöyle yazar: "Dumas kitlelerin tutkularını paylaşmayı ve doyurmayı diğre tüm romancılardan iyi başarıyordu. Onlar gibi otoriteye adalete ve serüvene bayılıyor; onlar gibi insanlığı kahramanlar ve alçaklar olarak ikiye ayrıyordu... Bir öyküyü başka kimsenin anlatamayacağı biçimde anlatmayı biliyor; onun kaleminin gölgesinde en yavan anlatı bile bir destan görünümüne bürünüyordu."