Bu çalışmada; ahlak felsefesinin kurucusu sayılan ve sadece Antikçağ'ın değil tüm zamanların en büyük filozoflarından birisi olarak kabul edilen Aristoteles ile kendisinden yaklaşık iki bin yıl sonra yaşamış Osmanlı'nın yetiştirdiği önemli ilim adamı ve filozoflardan Kınalızâde Ali Çelebi'nin ahlak anlayışları farklı din ve kültürlerden de olsa insanların ortak değerler etrafında erdemli bir hayat yaşayabilmelerinin imkânı bağlamında ele alınmaktadır.
Hem teorik hem de pratik yönüyle söz konusu popülaritesini bugün de koruyan ahlak yaşadığı bunalımdan kurtulma yolunda günümüz insanının eksikliğini hissettiği en temel değerlerin başında gelmektedir. Bu bağlamda insanların birbirlerinden uzaklaştığı yalnızlaştığı bu zaman diliminde onlara insanın sosyal bir varlık olduğu ancak ötekisiyle var ve mutlu olabileceği ve mutluluğun ancak paylaştıkça artacağının hatırlatılması gerektiğine inanıyorum. Yine birbirini acımasızca katleden birbirine zulmeden acımasız ruhlara bu davranışların hayvani nefsin etkileri olduğu insana yakışanınsa aklıselime göre hareket etmeyi sağlayan insani nefse göre eylemde bulunmak olduğu haksızlık edene adaletin cimrilik edene cömertliğin ve her işte ölçülü olmanın asıl erdemler olduğu hayatın dost ve insanlarla güzel varsa kötü huy ve davranışların değişebilir olduğu hatırlatılmalıdır. Bu çalışma ahlakın teorik yönüne dair bir takım değerlendirmeler içermesi pratik yönüyle de insanın bireysel ve toplumsal manada ihtiyaç duyduğu temel değerlere vurgusu bağlamında önem kazanmaktadır.