Bir kadın susuyorsa en sağır edici ses odur.
Bir anneyle kızının çığlıkları bir eylül gecesinde birbirine karışır. Onları kimsecikler duymaz. Duyanlar da kendi çığlıkları onlarınkine karışmasın diye susmayı tercih ederler. Eylülün ve hayatın rüzgârları anne kızı başka başka dünyalara savurur. Biri hiç kaybetmediği umuduyla evladını ararken diğeri tüm hayatının koca bir yalandan ibaret olduğu geçeğiyle acı bir şekilde yüzleşir; elbette bu yalanların ortasında gerçeğe tutunmasını sağlayan bir de Ulaş vardır...