Slavoj Zizek'in tanımıyla "post-ideolojik" bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar artık ideolojilere inanmıyor ve ideolojik önermeleri ciddiye almıyor. Günümüzde ideolojiler politika ve bunun gibi "ciddi" konular sıradan insana ancak popüler kültür ve komedi ile aksesuarlanarak verilebiliyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde komedyenlerin devlet başkanlığı başbakanlık gibi görevlere gelmesi de bununla bağlantılı. ABD Başkanı Donald Trump aday olduğu günden bu yana tüm komedi programlarının başlıca konusu oldu. Kendisiyle ilgili esprileri soğuk karşılarken kullandığı retorikte sık sık espri yapmayı da ihmal etmiyor. Twitter'ı sıklıkla görüş bildirmek için kullanıyor ve burada da ironi ve mizahtan faydalanıyor.
Elinizdeki kitap hem komedi-ironi ve politik propaganda diyalektiğini tartışmak hem de belgesel sinema kulvarında kendi tarzını oluşturmuş̧ ve dünyanın en çok hasılat yapan belgesellerini hazırlamış̧ olan Amerikalı Film Yönetmeni Michael Moore ve Fahrenheit 9/11 Filmine yakından bakmak gibi iki amacı gerçekleştiriyor. Kitap Türkiye'de henüz yeterince bilinmeyen Multimodal Eleştirel Söylem Analizi'nin uygulanışına da iyi bir örnek oluşturuyor ve sadece akademisyenler ve iletişim alanında çalışan araştırmacılara değil siyaset ve sinema ile ilgilenen herkese sesleniyor.