Siyasi partiler açısından her zaman hükümet olmanın ya da hükümet kurmanın çeşitli yöntemleri olmuştur. Parlamenter demokrasiye dayalı rejimlerde hükümet kurma yöntemi olarak koalisyonlar nasıl tercih ediliyorsa "azınlık hükümeti" yöntemi de aynı şekilde tercih edilmiştir.
Azınlık hükümetleri olgusunu ülkenin demokratikleşme ve uzlaşı kültüründeki gelişmelere bağlı olarak kurulduğu dönemlerin siyasal ve toplumsal koşulları çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir. Türkiye'de 1960'lı yılların ilk azınlık hükümeti X. İnönü Hükümeti olarak kurulmuştur. Bu dönemde azınlık hükümetinin karşı karşıya kaldığı en önemli sorun 1964'deki Kıbrıs olayları ve buna bağlı olarak gündeme gelen Johnson Mektubu olmuştur. Dış politikadaki bu gelişme daha sonraki yıllarda Türkiye-ABD ilişkilerinde güncelliğini korumuştur. Aynı zamanda İnönü'nün son başbakanlığı da olan X. İnönü Hükümeti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütçe görüşmeleri yoluyla düşürülen ilk hükümet olması açısından siyasal hayatta yerini almıştır.
İkinci koalisyonlar döneminin hüküm sürdüğü 1970'li yılların son demokratik iktidarı aynı zamanda bir azınlık hükümeti olan VI. Demirel Hükümeti olmuştur. Kasım 1979'dan 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar geçen bu dönem aynı zamanda Demirel'in de 1980 öncesi son başbakanlık yaptığı dönemdir. 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden sürecin son evresi olan bu dönemdeki önemli gelişmeler; anarşi terör ve sıkıyönetim uygulamaları krize dönüşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri Ordunun uyarı mektubu ve 24 Ocak Kararları olmuştur. Bu açıdan bir azınlık hükümeti olarak kurulan VI. Demirel Hükümeti dönemi; serbest ekonomi düzeninin ya da 24 Ocak Kararları'nın hayata geçirilmesi gibi başta ekonomik olmak üzere toplumsal ve siyasal olarak yeni bir döneme geçişinin ön süreci (pre-process) olması bakımından önemli bir dönem olmuştur.
İnönü ve Demirel'in kurduğu azınlık hükümetlerinin gerek kuruluş sürecinde gerekse uygulanan politikalarında ve aynı zamanda hükümetlerin iktidarda kalma sürelerinde "lider kültü" önemli bir faktör olmuştur. İnönü ve Demirel'in kurduğu azınlık hükümetleri niceliksel yönden zayıf hükümetler olsalar da bu dönemler Türkiye Cumhuriyeti'nin en kritik ve önemli "kırılma noktaları"nın yaşandığı dönemler olmuştur. Bu açıdan Türk siyasal hayatının bu kritik dönemlerinde meydana gelen iç ve dış olaylar azınlık hükümetlerini önemli hale getirmiştir.