"...Bahar gelirdi sonra. Yağmurlar başlardı ince sızım sızım. Ben kıyıda otururdum gün batana sular kararıncaya ılık bozkır rüzgârı suları yalayıncaya kadar. Küçük gölün sakin balıkları uykuya varıncaya dek. Kuşlar uyur Ay uyanırdı. Toplayıp gözlerimi sulardan yanına koyardım usulca..."
İlkay Tuna bu yapıtında uzak tren istasyonlarını eylül acılarıyla belirsizleşen aşkları çocukluğun darmadağın olmuş bahçelerini yetişkin zamanların çıkmaz sokaklarını şiirsel bir dille aktarıyor. İklimler coğrafyalar boyunca geniş bir panoramada kayboluşların kaçışların yıkılıp yeniden ayağa kalkışların izini sürüyor. Kadın ve erkeğin doğasındaki faklılıkları sıradışı bir anlatımla gözler önüne sererken diğer yandan da kadının gücünü imliyor.