Televizyon makinemizi alışımızın sekizinci senesinde tayinimiz batıya çıktı. Artık televizyon yayınları da başlamıştı. Ama henüz ülkenin her yerinde aynı netlikte izlenemiyordu. Akşam saat altıda başlayıp saat on ikide bitip İstiklal Marşı okunarak kapatılıyordu. İşlerimizi yayın saatine göre ayarlayıp bir saniyesini bile kaçırmıyorduk. Zengin programlar yoktu ama sevimliydi. Dürüsttü. Televizyon yalan dolan birilerini karalamak için birilerini pofpoflamak için kullanılmıyordu. Benim yalanlarımı doğru kabul edeceksin onun doğrularını yalan kabul edeceksin gibi insanı sinir eden zorba yayınlar yoktu. Televizyon birilerinin değil hepimizindi.