İslâm âleminin tıkanmışlık hali yaşadığı bir dönemde ortaya çıkan Selçuklularla birlikte İslâm dünyası siyasî birliğini temin etmiş Sünnî İslâm anlayışı toplumsal hayatın merkezini oluşturmaya başlamış ve bir sonraki aşamada Türklerin kudretli eliyle Hristiyan dünyasına galebe çalmıştır.
Selçukluların tarihî rolü Malazgirt'te kazandıkları zaferle zirve noktasına erişmiş Türk-İslâm tarihindeki belirleyici konumları bir anlamda mühür gibi tarihe kazınmıştır. Bu noktada Stefan Zweig'ın ifadesiyle "insanlığın yıldızının parladığı an"da tarih sahnesine çıkan Sultan Alparslan'a müstakil bir parantez açılmalıdır. Bizans'ı dize getirip Anadolu'nun kapılarını Türklere açan Sultan Alparslan aynı zamanda İslâm tarihindeki tıkanmanın önünü de açan isimdir. Dokuz yıllık kısa saltanat döneminde izlerini dokuz yüzyıl boyunca takip edebildiğimiz muazzam bir eser ortaya koyan Sultan Alparslan tarihin kilidini açmış "Gordion'un Düğümü"nü kesmiştir.
Selçuklu tarihi alanında yaptığı dikkat çekici çalışmalarla bilinen Mustafa Alican Doğu'nun ve Batı'nın Büyük Sultanı Alparslan adını verdiği çalışmasında akademik bir altyapıya dayanarak tarihin gördüğü en büyük hükümdarlardan birinin baş döndürücü hayat hikâyesini tek solukta okunacak roman tadında bir üslupla anlatıyor.