Dine sığınan insan her şeyi metaya dönüştüren kapitalist ilişkiler içerisinde kendisini manevi bir varlık olarak hissetmek istiyor.
Din kapitalizmin acımasızlığı karşısında halkın sığındığı bir liman oluyor; acı karşısında bir afyon görevi üstleniyor acıyı dindiriyor. Dine yaslanmak acımasız sömürü ilişkilerinde kendi bulunduğu yere katlanabilmeyi sağlarken aynı zamanda bir başkaldırı da olabiliyor.
Tam da bu noktada Marx'ın din eleştirisi şu sözlerle
kapitalizmin eleştirisi oluyor:
"İnsanın içinde aşağılanmış bir varlık olduğu
köleleşmiş bir varlık olduğu
terk edilmiş bir varlık olduğu
ihmal edilmiş bir varlık olduğu
bütün ilişkileri devirin!"
Böylece cennetin eleştirisi dünyanın eleştirisine dinin eleştirisi hukukun eleştirisine ilahiyatın eleştirisi politikanın eleştirisine dönüşüyor.
Tüm yönleriyle Marx'ın din felsefesinin ele alındığı bu değerli çalışmayı Hür Sinan Özbek'in kalemiyle sunuyoruz.