Seyyid Muhammed Nûru'l-Arabî gibi kendisi de çok sıkı bir İbn-i Arabî takipçisi olan Şeyh Bedreddîn Vâridât'ı vahdet-i vücûd idrakiyle kaleme alarak içinde mebde ve meâd ahiret kıyamet haller ve makamlar hakkında eşsiz bilgileri vermiştir. Nûru'l-Arabî de bu meseleleri öncelikle kendi vücut ülkesinde keşfetmiş şerhini tecrübî bilgileriyle kaleme almıştır.
Vâridât'ı Arapça olarak şerh etmiş olan Nûru'l-Arabî esere "El-Letâifü't-Tahkîkât Fî-Şerhi'l-Vâridât Li'ş-Şeyhi'l-Bedrüddîn" ismini vermiştir. Vâridât Muhammed Nûru'l-Arabî dışında Abdullah İlahî (Keşfü'l-Vâridât li-Tâlibi'l-Kemâlât) Şeyh Muhyiddin Yavsî (Tahkîkü'l-Hakâik fî Şerhi Keşfi Esrâri'd-Dekâik) ve Harîrîzâde Kemaleddin Efendi tarafından (Futûhâtü'l-İlâhiyye Şerhu Vâridati İlâhiyye) da şerh edilmiştir.
*
Elinizdeki eserde iki farklı tercüme bir araya getirilmiştir. Birinci bölümün metni Muhammed Nûru'l-Arabî'nin halifesi Ali Örfî Efendi'ye "Senin Türkçen iyidir. Benim Arapça olan şerhimi ne arttır ne de eksilt. Olduğu gibi Türkçeleştir." demesi üzerine vücut bulmuştur. İkinci bölümün metni ise Abdurrahim Fedâî Efendi'ye aittir. Bu metin Fedâî'nin doğrudan doğruya Vâridât'ı manzum olarak tercüme etmesiyle oluşmuştur. Metnin sadeleştirmesinde ise Ali Örfî Efendi'nin mensur Vâridât Şerhi tercümesi esas alınıp yer yer Ustrumcalı Hacı Faik Efendi ve Rahovecli Abdülmâlik Hilmi Efendi'nin yaptıkları tercümelerden de faydalanılmıştır. Böylelikle okuyucunun eserden daha fazla istifade etmesi arzulanmıştır...