Dünü bugünü ve yarını ile eleştirel aklımızın süzgecinden geçirmek zorunda olduğumuz milliyetçilik nedir? Nereden doğdu hangi yollardan geçti ve moden ulus devletlerin kurulmasını nasıl sağladı? Bugünün politik ikliminde neden tekrar canlandı ve etki alanını genişletti? Elinizdeki kitap bir tarih kitabı değildir. Tam aksine tarihselliğine göz atan ama özünde güncel olarak bir problem haline gelen milliyetçiliği anlama gayretidir. Bunun için modernite bağlamına yani dünyayı dönüştürüp şimdiki haline getiren iktisadi toplumsal ve siyasi süreçlere milliyetçiliği sağlam bir şekilde oturtmamız gerekir.
Milliyetçi ayrılıkçı ve kimileri tarafından neo-milliyetçi olarak adlandırılan hareketlerin gelişimi gittikçe küreselleştiği düşünülen bir dünyada yeniden ivme kazandı. Bu tür hareketlerde Doğu'dan Batı'ya Güney'den Kuzey'e bir canlanma gözleniyor. Buna ek olarak Avrupa'da Avusturalya'da ABD'de ve daha birçok başka yerde ideolojilerinin ana bileşeni milliyetçilik olan aşırı sağın siyasi faaliyetlerine verilen siyasi destekte de bir artış görülüyor.
Milliyetçilik modern ulus devletleri yönetenler tarafından ayakta kalma stratejisine güç veren bir kuvvet olarak algılanıyor ve ihtiyaç duyuluyor. Etnisite kimlik ulusalcılık yurtseverlik muhafazakarlık gibi doğrudan milliyetçiliğe gönderme yapmayan mahçup kavramlar da her geçen gün daha popüler oluyor.
Milliyetçiliğin demokrasi kavramı ile ilişkisi de problemli. Biri dışlayıcı bir tutum takınırken ikincisi ötekini tanıyan konuşmak ve tartışmak isteyen ve varlığını farklı görüş ve toplulukların ifade gücüne dayayan siyasi bir kavram.
Milliyetçiliğin inşa süreci özünde çok yeni tarihselliği ve bütün etrafında dolanan kavramlarla ilişkisi enine boyuna elinizdeki kitap boyunca tartışılıyor. Günlük sosyolojik hayatımızı modern ulus devletlerin politik duruşlarını sınırları sınır ötesi ve içindekilerle ilişkilerimizi ve en sonunda küresel dünyanın bütün problemlerinin içinde bulunan milliyetçiliği daha fazla tartışmaya ihtiyacımız var.