FITRATIN BOZULMASI
"İslam teslimiyettir; teslimiyet ise fıtrata uymaktır." dediğimizde aslında herkesin onaylayacağı bir cümle kurmuş oluyoruz.Fakat;
- Sistem birikim veya din adına ortaya konanların yetmediği
- Gelenek ve kültür adına var olan her şeyin cesede döndüğü
- Şintoizm Konfüçyanizm ve Budizm gibi dinlerin ölü birer folklorik unsur olarak görüldüğü
- İdeolojilerin önce tıkanıp sonra tükendiği ve iddialarından vazgeçtiği
- Dinlerin tüm vaatlerinin boşa düşüp koca bir yalan ve kandırmacaya dönüşerek Modernizm karşısında teslim olduğu
- Müslümanların birikimlerinin çağa cevap vermediği ve sorunlar karşısında çözüm öneremediği
- Müslümanların karakter zaafı yaşadığı eylemlerinin karanlığa ve bozgunculuğa dönüştüğü
- Zihinlerin karıştığı amellerin menfaatin ötesine geçmediği
- Değerlerin buharlaşıp Postmodern bir anlamsızlığa gömüldüğü
- Yeni Nasyonal/Sosyalist diktatörlüklerin egemenliğinin arefesi gibi duran bu zamanlarda "sözün iman ve amelin" anlamı yitirilmiş görünüyor.
AJİTASYONDAN UZAK
FITRATNAME ise anlayanlar ve anlamak isteyenler için kiminin deist kiminin dinsiz kiminin bu ne densiz dediği/diyeceği yalınlıkta evrensel çağrı... Arı duru İslam'a ve zaten İslam olan insanlık değer ve eylemlerine ışık tutan sistemli bir bakış açısıyla yazılan FITRATNAME hem insanlık ve uygarlık birikimin ihyası hem de İslamî düşüncenin yeniden inşası için mütevazı ama çok keskin bir söylem içeriyor. Kelimeler cam kırığı gibi keskin; cümleler buz gibi soğuk ve yalın. Kitapta; yazarın hiçbir tahrik tazyik ve ajistasyona girmeden gerçeği ifade etme endişesi taşıdığı görülüyor. FITRATNAME'deki yazılar tasavvur iman ve davranış değişikliği için sarsıcı tespitler ve öneriler taşıyor.
SÖZÜN ÇAĞRISI
Sözün dürüst çıkarsız ve anlaşılır olmasına özlem duyulduğu; dinî düşüncenin kendini tekrara ve küflenmiş malumat deposuna dönüştüğü bağlamda FITRATNAME; bir İslam rönesansı için işaret fişeği olarak görülebilecek metinlerden oluşuyor. Kitap; hanif dine tevhide ve fıtrata güçlü bir çağrı içeriyor. Ayrıca bu kitapta Murat SAYIMLAR; "Bizde felsefi düşünce doğacaksa ancak şiirden/edebiyattan doğar." diyenleri şaşırtacak biçimde açıklama ve tanımlamanın ötesine geçerek yepyeni bir dayanak çerçevesi sunuyor. İslami düşüncenin inşası için ortaya konan ve büyük bir emeğin ürünü olan bu kitapta düşünceler -lafa gelince "zaten öyle denen"ler bile- derinlik ve tutarlılıkla ifade ediliyor.