Erken on yedinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu bir dizi siyasi ekonomik bürokratik ve kültürel dönüşümler yaşadı. Sihâm-ı Kazâ imparatorluğun bu değişim ve dönüşümünden oldukça yarar sağlayan eğitimli kültürlü seçkinler ve himaye ilişkileri sayesinde olağan dışı bir yükseliş gösteren idarecileri bürokratları hedef alan bir hiciv külliyatının adı oldu. İmparatorluğun bu istikrarsız dönemi sözü edilen güç çatışmalarını rekabetleri ve düşmanlıkları daha da görünür hale getirdi. Kâtib Çelebi özellikle genç bir sultan olan II. Osman'ın tahttan indirilip sadrazamı ve hadımağasıyla birlikte öldürülmesi (1622) travmasını merkeze alarak bu çalkantılı yıllara "hâile-i Osmâniyye" dedi. Hatta Gabriel Piterberg bu döneme ilişkin mükemmel ve yetkin çalışmasının başlığını -Kâtib Çelebi'den ödünçleyerek- Bir Osmanlı Trajedisi koydu. Nev'îzâde Atâyî ise Hadâiku'l-Hakâik fî Tekmileti'ş-Şakâik'de bu çalkantılı yılları "fetret-i Osmâniyye" diye tanımladı. İmparatorluğun sözü edilen travmatik ve çalkantılı yıllarını pek çok tarihyazıcısı gibi on yedinci yüzyılın gözü pek şairi Nef'î (Hasankaleli Ömer Bey) de çok iyi okudu ve çağında gözlemlediği haksızlıkları aksaklıkları ve liyakatsizlikleri eleştiri imbiğinden süzerek hicve döktü.