Bu öyküler hallerimiz ve hatıranın kimyası üzerinedir.
Yaşarken ne yaşadığımızı fark etmiyoruz. Bunu nasıl yapabiliriz ki hem düne hem yarına ait olma isteği hepimizde var her iki yükü birden taşıyoruz. Bir yandan hatıraya dönüşecek bir hayatımız olsun isterken diğer yandan da yarınımızı projelendiriyoruz. Bunlar için harcadığımız zaman ise bugün!
"Bahçeler Sokaklar"daki öyküler bu endişe duymamız gereken hali çok belirgin bir şekilde yansıtıyor. Bunu yaparken de kare kare fotoğraf çekiyor. Bu fotoğrafların derinliğindeki bireyin iç yaşantısına ait duyuşlar yazarın üslubundan titizlikle kullandığımız temiz bir Türkçe'den birden yüzeye çıkıveriyorlar. Yazar öykülerinden birinde "Her hayat hatıraya dönüşecek kimyayı bulamaz" derken bu kimyayı öykülerinin yaratabileceğini söylemek ister gibidir. Ya da bir hal bundan iyi ifade edilemez.