Hayat insanın kendini koruma içgüdüsüyle şekilleniyordu bir şekilde. Ben iyi para kazanmayı iyi yaşamak olarak görmüştüm bunca zaman. Çoğunluğun düşündüğü gibi ben de beni sadece paranın özgür kılacağına inanmıştım. Oysa bu söz Nazi kamplarının kapılarında da yazardı. "Arbeit macht frei: Çalışmak özgürleştirir."
Kırılma yaşamadığı bir ihtimâlden rüyaları sayesinde haberdar olan Gökçe'nin hikâyesidir. Rüyalarında gördüğü şehre gidip sırları çözdükçe başka bir ihtimalde zaman zaman acılı da olsa kendi özünün gerektirdiği bir hayatı yaşadığını gören Gökçe o hayatta sevdiği adamı Özgün'ü gerçek hayatta bulmak ve ona yaşadığı tuhaf durumu anlatmak ister. Birbirine karşılıklı aynalar gibi aksetmiş hayatların bir sonsuzluk oluşturduğunu rüya görmenin aslında anlatı seviyeleri arasında dolaşmak olduğunu kavrar ve Özgün'ü bu düşüncelerle ve büyük bir merakla ziyaret eder. Ama onunla karşılaştığında gerçeğin tahmin ettiğinden çok farklı olduğunu anlayacaktır.
Pınar Öğüt rüyayla gerçeğin içi içe geçtiği Kırılma'da aşkın ve arayışın yolculuğuna odaklanırken ortaya attığı sorularla yeni fikirlere kapı aralıyor.